Yararak İz Bırakır Her Yazmak İsteyen
Yazmak eylemi, çok renkli ve insanın her anını imlediği bir
eylem. Bu yönüyle bakıldığında unutmayı unutturan bir eylem. Oysaki insan, ne
çok şeyi unutmalı: Söz verip de sözünde durmayanları, -miş gibi yapanları,
arkadaş kisvesinde gözükenleri, belki de kendini… Kendini bile unutmalı insan. İnsanın
kendisini dahi unutması gerektiği anda, yazdığı iki satır yazı karşısına
dikilip tüm vakarıyla ona, sen böyleydin deyiverecek. Ah yarmak kökünden gelen
yazı, nelere kadirsin sen. Yararak tabletlere medeniyetin izlerini bıraktın. Dijital ayak izlerim oldun...
Renkli demiştim ya bu eylem için, renkliliği ise insanın her
hâliyle kendini yazıya aktarabilmesinden geliyor. Kimi zaman bir uçurtma oluyor
insan yazısında, kimi zaman bir uçurtma avcısı. Çok zaman da kendi oluyor insan.
Ah renkli insan, gri insan, rengarenk insan…
İç dökmenin, dolup dolup taşmanın, taşıp kendi kabına boşalmanın mecra kağıt, bilgisayar ekranı, bir sosyal medya ortamı… Ne çok
şeyleri barındırıyor yazmak eylemi. Koskoca bir medeniyetin izlerini barındırıyor, medeniyetin ta kendisi oluveriyor… Evet ben de böylesine
korkutucu, umut dolu ve bilinmez bir deryaya açtım yelkenimi. Ne demeli? Pupa
yelken…
O hâlde böylesine bilinmezliklerle dolu bir coğrafyada beni
yalnız bırakmazsınız. Değil mi?





































